19 Şubat 2012 Pazar

Ardahan'da Devşirme Tosuncuklar ( ARŞİV )




ARDAHAN'DA

DEVŞİRME TOSUNCUKLAR
hüsamettin avşar

Ardahan’ın eski otogarına doğru yürüyoruz. Yanımda bir xoçvanlı. Bana Sürekli Efê’nin maceralarından söz ediyor. Gülüşüyoruz. Yıllar sonra doğduğum topraklara dönmüş olmamın coşkusu ve çocukluk yıllarıma ilişkin nostaljiyle…

 Sokakta başıboş bir sürü hayvan… İlhan Selçuk’un 25 yıl önceki bir köşe yazısından esinlenerek Xoçvanlıya:

-Bunlar it mi, köpek mi, diye takılıyorum.

Xoçvanlının yüzünde, anlam verilemeyen bir gülüş beliriyor… Ve şaşkın bir bakışla:

-Yaho ne fark eder? Ha it ha köpek!

-Yoook öyle değilmiş: köpek itten daha aşağılık bir yaratıkmış, diye yanıtlıyorum.


-YA öyle mi, diye soruyor

-Evet, diyorum

-Peki, bunu biz nasıl bileceğiz, diye sorusunu yineliyor

-İt dalaşır, köpek yılışırmış, diye yanıtlıyorum

Xoçvanlı müthiş bir keyifle kahkahalıyor ve:

-O zaman bunların alayı köpektir Mamoste, diyor.

Gülüşüyoruz.

Bir çay evinin önünden geçiyorken kravatlı bir köylü ve etrafında ilgili bir topluluk gözüme ilişiyor. Xoçvanlıya:

Şu ortadaki hayali ihracatçı kılıklı adam kim, diye soruyorum.

Yanıt oldukça kısa

Pezevenk diyor. Valla pezevenk … Şu bildiğimiz pezevenklerden…

Kendisini uyarıyorum.

Şunu kibarca söylesen olmaz mı oğlum, diye.

-Özür dilerim mamoste. Şu beyefendi otellerde kadın pazarlıyor, diye düzeltiyor ifade biçimini… Sonra da yaşanan rezaleti aktarıyor bana. Çok utanıyorum. Ardahanlı olmaktan değil, pezevenklerin memleketimde bu denli itibarlı bir konuma gelmiş olmasından utanıyorum. O onurlu ve namuslu insanlarımın dupduru kentinin sonuncu resmi…. Ne günlere gelmişiz.


Xoçvanlıya, beni Rus Pazarına götürmesini istiyorum. Orada, bizim Bêberekli bir arkadaştan birkaç kaset almak istediğimi söylüyorum. Memnuniyetle götürebileceğini söylüyor. Hem konuşuyor, hem de tanıdık birilerini görürüz ya da çocukluk arkadaşlarımla karşılaşırım merakıyla çevreye bakınarak yürüyoruz. Ardahan Ptt’sine varmadan sola devam edip dört yolu geçtiğimizde, burada da  garip bir şeyler seziyorum. O caddeden geçen bayanlara esnaf dâhil birçok kişi dönüp bakıyor. Ben de dönüp bakıyorum; ancak anormal bir şey göremiyorum. Yanımdaki Xoçvanlıya:

-Bu insanlar neden gelip geçen bayanlara bakıyorlar, diye soruyorum…

-Alışkanlık Mamoste, diyor.

Bu yanıta ikna olamıyorum.; çünkü diğer caddelerde bu durum pek yaşanmadı.Bu anlamda sorumu yineliyorum.

Xoçvanlı:

-Çünkü bu caddenin ortasından Sağa dönen sokak Rus Pazarına iner. Dolayısıyla Azeri, Ermeni, Gürcü ve Rus kadınlar genellikle buradan geçerler.  Böyle olunca da buradan geçen kadınların arkasından kimi zaman kuşkuyla kimi zaman da alışkanlıkla bakılıyor, diyor.

Yani sanki yabancı kadınların arkasından bakılması gerekiyormuş ya da bakılabilirmiş gibi iğrenç bir anlayış doğal bir kültüre dönüşmüş. Oradan geçen kadınlardan birinin eşim ya da kardeşim olabileceğini düşünüyor ve müthiş geriliyorum

Xoçvanlının sözünü ettiği sokağa sapıyoruz.. Burada da garip bir şeyler var. Sağlı sollu daracık sokaklar ve bu sokaklarda çok sayıda lokanta…. üstüne üstlük lokantanın birinin eşiğinde elinde sigarasıyla bir kadın..

Şaşkınım. Xoçvanlı şaşkınlığımı anlamış olacak ki:

-Mamoste bunların  çoğu meyhanedir. Kadın garson çalıştıranlar da var yani ilgi şimdi burayadır, diyor.

Ardahan hayvan pazarına giden yolda kadın garson da çalıştırabilen meyhaneler…

Çeşmeye giden kıza ya da geline yan gözle bakanların asla bağışlanmadığı Ardahan’da, kadın garson da çalıştırabilen meyhaneler… Ardahan hayvan pazarı yolunda…. Ardahan’da… Benim memleketimde…



Kasetçi arkadaşıma uğrayıp hasret gideriyorum. İşlerinin iyi gitmediğinden söz ediyor, Söz hayvancılığa geliyor, Hayvancılığın öldüğünü söylüyor.

Şakadan takılıyorum:

-Hani yerli ineklerinizi Hollanda boğalarına çektirdiniz ya! Ne oldu, diye soruyorum, gülüyor:

-Amaan Mamoste!  Devşirme tosuncuklarımız bu iklime uyum sağlayamadılar galiba  diyor.



Kasetlerimi alıp çıkıyorum.  Bir gazeteci dostuma uğruyorum öfkeyle. Bu ahlaksızlıkları işlemesini ve gerekirse bir miting düzenlemesini rica ediyorum. Ne yazık ki bu arkadaş ya beni duyamıyor ya da duymak istemiyor.

-Çayın tazelensin mi diyor.

Ardından Xoçvanlıya dönüyorum

‘’ Bana bakma Mamoste… Çünkü ben bir muhalifim, diyor.

-Hiç iktidar olamadım, İktidar olup bu memleketi baştanbaşa meyhaneye, tımarhaneye ve de şeyhaneye dönüştürenlerin yolunu açanlar düşünsün, diye gürlüyor.

-Yahu ayıptır ayıp, diyorum. O üsteliyor.

-Bu ayıp benim değil bu ayıp, bu memleketi bu hale getirenlere:’’ Türkiye sizinle gurur duyuyor diyenlerindir.’’ diyor.

Ardahan’ın tarihiyle ilgileniyoruz diyenlere diyorum ki:’’’ kirletilmiş bir coğrafyaya yaldızlı tarih yazmanın yararı olmaz.’’’

Umarım bu yazımdan birileri dosdoğru sonuç çıkarır da gerçeğimize dönmüş oluruz.

Kirli siyasete kulluk ikiyüzlü bir anlayıştır.

Öyle bir anlayış ki…

‘’ASLAN’’ diyorsun bayılıyor

‘’HAYVAN’’ diyorsun darılıyor

Hüsamettin Avşar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder