15 Aralık 2012 Cumartesi

Maraş Katliamına Bir Not Eklensin


Maraş Katliamına Bir Not Eklensin
 Bu Katliamlar sonrasında, katliamdan sorumlu tutulanlar, bürokrat oldular, milletvekili oldular, bakan oldular.


Yıl 1978…  (…) Aynı zamanda Ankara-Kars Halk Kültür Derneği (KHKD) Başkanlığı yaptığım bir dönem… Bir seminerden ayrılıyorken yanıma gelen bir gurup üniversiteli genç, benimle özel bir konuda görüşmek istedi…

Maraşlı olduklarını söylediler. K.Maraş’ta son zamanlarda garip gelişmeler yaşanmakta olduğunu, sokak satıcılarının ve simitçilerinin sayısının arttığını, bazı adreslere işaretler konulduğunu ilettiler. K.Maraş’tan gelen bir heyeti zamanın başbakanı olan Sayın Bülent Ecevit’le görüştürmem konusunda yardım dilediler.


Bu isteği gerçekleştirebilmem zor değildi. Ecevit’e çok yakın duran Senatörlerimizden sayın Sırrı Atalay, bu ve benzeri konularda bana yardımcı olabileceğini söylemişti. Bu güvenceye dayanarak isteklerini gerçekleştirebileceğimi söyledim.

Gençler,  Maraş’tan gelen heyetle buluşmak üzere ayrıldılar.

Sayın Sırrı Atalay’ı aramadan önce Kars CHP milletvekillerinden Sayın Hasan Yıldırım’ı arayıp durumu aktardım. Sayın Hasan Yıldırım, önemli bulduğu bu konuda bize yardım edebileceğini, Başbakanla görüşüp kısa bir sürede görüşme sağlayacağını ve ardından bizi haberdar edeceğini söylemişti. Öyle de oldu…

Sayın Hasan Yıldırım, Başbakanla heyetin görüşmesi için bir randevu sağlamıştı.

 Derneğe gelen heyete durumu aktardım ve Sayın Bülent Ecevit’in kendileriyle görüşebileceğini, görüşmeyi sağlayacak olan Sayın Hasan Yıldırım’ın. TBMM’de kendilerini beklemekte olduğunu söyledim.


Zaman Kaybetmemeleri gerekiyordu.


Tedirgindiler..

Onları TBMM’ye uğurlarken, dönüşte, görüşme sonucu konusunda, beni bilgilendirmeleri ricasında bulundum.


Görüşme sonrası bana uğradılar.


Sayın Ecevit onlara:’’ Devlete güvenin!  Polis ve jandarmanın güvenliğinizi sağlayacağı konusunda endişe etmeyin !’’le özetlenebilecek bir söylemde bulunmuş, bu dil, heyetin tedirginliğini umutsuz bir gerginliğe dönüşmüştü.


Teşekkürlerle ayrıldıklarında, haklarındaki senaryonun eyleme dönüşmesinin an meselesi olabileceği endişesiyle uğurladım onları..


Bu görüşmeden Kısa bir süre sonra KATLİAM oldu. Onları bir daha göremedim.


Bu Katliamlar sonrasında, katliamdan sorumlu tutulanlar, bürokrat oldular, milletvekili oldular, bakan oldular. Ben de bu katliamı protesto etmekten gözaltına alındım,  altı su döktürülerek buzlandırılmış bir hücrede 7 gün ayakta bekletildim,  sonra da ‘’örgütlü eylemlere kalkışmak’’tan tutuklanıp Mamak askeri ceza evine atıldım. Hüküm giydim ve önce açığa alındım, ardından istifaya mecbur edildim.


Ha! Kısa bir süre önce gözaltına alınıp salıverilen Ankara Adliyesi PTT müdürü  (Vanlı) sayın Taha Beye takılmış :’’  Bak Taha bey, bana çok benziyorsun, bir gün yanlışlıkla vurulabilirsin!’’  demiş ve şakalaşmıştık ya, 25 Aralık tarihli gazeteler yazmıştı. Tutuklandığım gecenin sabahı, Taha Beyin kurşunlanmış bedeni, evimin çok yakınında bulunmuştu.

‘’Tarihe bir not düşülsün!’’ diyedir bu söylediklerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder