BİZ
AŞAĞIDA İMZASI OLAN KORKAKLAR
Hüsamettin
Avşar
biz aşağıda
imzası bulunan korkaklar
‘’Ne Yapmalı’’
Lenin’i, ‘’nasıl Yapmalı’’ da
Nikolas Gavriloviç ÇERNİŞEVSKİ’NİN 1863 yılında Petropavlovski Zindanında
yazdığı kitabını çağrıştırır bana. Özellikle ‘’Nasıl Yapmalı’’adlı eserin
okunmasını önerme konusunda israrcı olduğumu da söyleyebilirim.
Amacım bu
kitapların tanıtımını yapmak değil elbet… Amacım: bu iki sözün insan
yaşamındaki önemini, belleklerdeki yarattığı çağrışımları güncelleştirmek ve bu
iki sözün insan için ne denli önemli olduğunu kavratmaya çalışmaktır. Kimi
zaman bir sözün rehberliğinin onlarca kitap okumak kadar yararlı olduğuna
inanan insanlardan biriyim.
Büyük bir
olasılıkla hatta kuşkusuzca diyebilirim ki gerek Lenin, gerekse Çernişevski,
kitaplarının adlarını değil de içeriğinin etki gücünü düşlemişlerdir. Ama
bugün, insanlar kendilerini ‘’NE
YAPMALI’’ ve ‘’NASIL YAPMALI’’ sözleriyle sorgulayabiliyorlarsa, NE
YAPMALI’nın ya da ‘’NASIL YAPMALI’’nın gereklerini tasarlamaya
çalışıyorlarsa hem LENİN hem de ÇERNİŞEVSKİ , düşlerinin ötesinde bir yolgöstericiliğe
de farkında olmadan öncülük etmiş sayılırlar.. Yeri gelmişken ikisini de
saygıyla anıyorum.
Peki ne
yapmalı?
Öncelikle,
ülkemizdeki gelişmelerden kaygılanmalı, en etkin ve de yetkinlerin
söylemlerini, uygulamalarını ve de dayatmalarını ülkemizin geleceği açısından
tehlikeli bulup korkmalı…
Çok
korkmalı; çünkü korku yanıltmayan insani bir duygudur.
Korku
beynimizin devinimine ivme kazandıran ve sezinlenen tehlikeli gelişmelere karşı
önlem alınmasını düşündüren, önlem almanın yaşamsal bir zorunluluk olduğunu
algılatan en insani duygulardan biridir.
Bir bilge,
zorbaların eylemlerini irdelerken:’’ Bu
insanlar biraz olsun korksalar, bu dehşet verici eylemleri yapmayacaklardı
sanırım. Korku, sanıldığı kadar kötü, cesaret de söylenildiği kadar iyi şeyler
olmayabilir.’’ diyor ve bu konudaki düşüncelerini ‘’ Korku aslında son derece işlevseldir. Uygarlığın gelişmesinde
korku çok önemli rol oynamıştır.’’ sözleriyle sürdürüyor. Bu görüşlerden
de anlıyoruz ki korku zorbalığın değil masumiyet ve mağduriyetin tepkisel
dışavurumudur. Ana yüreği gibi ürkek, baba iradesi gibi duyarlı, bir güvercin
kanadı hafifliğindeki kırılgan korkumuzu saklamaya çalışmanın bir yarar
getirmeyeceğine inanmalı ve biz aşağıda imzası olan korkaklar bir araya
gelmeliyiz. yan yana, omuzbaşı kıvamında yürek çarpıntısını algılayabilir
uzaklıkta… Korkularımızı korkmadan dile getirip biz aşağıda imzası
bulunanlar korkmaktan korkmadığımızı, korkmaktan yana utançlı
olmadığımızı haykırıp altına da şu dip notu düşmeliyiz
‘’Korkuyoruz
çünkü faşizmin ahlaksızlık sınırlarını zorlayan saldırıları ile karşı
karşıyayız.,
Korkuyoruz;
çünkü medyamız yok yargımız yok, infazımız yok, yargısız
infazcımız yok; ama yargısız infazlılarımız var. Düşünmekten başka düşüncesi
olmayan işsizlerimiz, aşsızlarımız, sürgünlerimiz, kıyımlarımız ,
kayyumlananlarımız, yersizlerimiz yurtsuzlarımız ve de savaş mağduru
kimlikli kimliksizlerimiz var.
Ve biz
aşağıda imzası bulunan korkaklar, korkularımızı birleştirerek bu insani duyguyu
harekete geçiren güçlere karşı evrensel hukukun üstünlüğü, keyfiyetsiz bir
demokrasi, ayrımsız bir yurttaşlık için buradayız. Adımıza bizi yönetmeye
talip; ama bizi korkutarak sindirmeyi yazgımıza dönüştüren siz saygıdeğer; ama
kaygı değmez muhteremlere karşı umarsızlığımıza yol yöntem olsun diye bilimsel
aydınlanmacılığın rehberliğinde yüreklerimizi ve aklımızı birleştiriyoruz,’’
Biz,
korkularımızla iyi geçinmeye mecbur edilmişlerin de sabrının sınırlı olduğunu
bilecek kadar akıllı ve deneyimli olduğunuzu biliyoruz.
Korkularımızın ayarlarıyla oynamayın !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder